Cevabını maalesef bilemiyorum. Ama içimden bir ses deneyimim sonrası bu yolculuğun biraz daha uzun olduğunu söylüyor. Tıpkı bundan bir kaç ay önce çok hızlı alevlenen ve aynı hızla sönen çalışan deneyiminde metaverse iletişimi gibi. 

Neredeyse bir kaç haftada bazı etkinlik ajansları atari oyunlarını andıran bir yazılımla, katılımcıların isimlerini girerek sisteme eriştikleri bir sanal ortamda sadece el kol hareket ettiren avatarlarla metaverse yarattım derken, aslında herkes bu dünyanın metaverse ile konuşulan ortam olmadığına belki de çok emindi. Daha sonra hızlıca bu konu kapandı, şu an Türkiye'de metaverse üzerine derin çalışmalar yapanların da söyledikleri burada gidecek yolumuzun uzun olduğu gerçeği. 

Gelelim odağımız olan konuya... ChatGPT ve Google Bard için son durum nedir?

Öncelikle ikisinin arasında bazı farklar bulunuyor. 

• ChatGPT için bir kayıt süreci gerekiyor ve henüz her kullanıcı için internet üzerinden erişim sunamıyor. Bard ise internet üzerinden herkesin kolaylıkla eriştiği bir kaynak. 
• Bard'ın internet yetkisi sayesinde bir makaleyi özetlemesini, internette bulunan herhangi bir kaynağı saniyeler içerisinde sizin için kısaltmasını isteyebiliyorsunuz. ChatGPT için bunu sizin yüklemeniz lazım. 
• Bard'da resimleri de içerik alanına ekleyip soru sorabiliyorsunuz.Onlar da birer girdi olabiliyor. Örneğin bir fotoğraf yükledikten sonra sence bu nerede çekilmiş demeniz mümkün. 
• Bu erişim sayesinde herhangi bir açık kaynak kodunu yükleyip Bard'a bu konu hakkında sorular sorabilirsiniz. 
• En güzeli Bard'da çıkan veriyi hiç bir yere kopyalamadan Google araçlarına nakledebilirsiniz. Gmail veya Google docs gibi. 

Çalışan odağında neler yaptım?

1. Performans görüşmesinde kullanılabilecek bir kaç içerik istedim. Bunu talep ederken karşımdaki kişinin terfisini açıklayacağımı belirttim. Sonuç MUHTEŞEM! Phoenix'in aşkını duyurduğu sahneler kadar romantik olmasa da, Bard benim için o dakikalarda adeta Samantha oluverdi. 

Cümleler son derece net. Örnekler çok açık verilmişti. Bir de ayrıca her konuda en az 3 örnek sunuyor. Yeterli bulmadığınız anlarda yenile butonuyla farklı içeriklere de erişme şansı yakalıyorsunuz. 

2. Teknoloji, inovasyon ve başarı odağında bir İşveren markası mottosu belirlemesini istedim. Başaramadı. Neden diye soracak olursanız, hep aynı kelimeler etrafında döndü. Yeni ve eş anlamlı ifadelere, metaforik anlatımlara gidemedi. Çok direkt ve analitik kaldı. Maalesef sınıfta kaldı. 

3. Bir lider için kriz mesajı yazmasını istedim. Covid-19 diye bir hastalık var, yarından itibaren çalışma modelimizi değiştireceğiz dedim. Bu konuda da iyi iş çıkarttı ama çalışan dokunuşu eksikti. Hep lider dilinden hazırladı. Bir kaç tur daha şans verdim, olmadı. 

4. Bir yetenek programı tasarlasan, içinde hangi adımlar olmazsa olmaz diye sordum. Konuyu çok net anlamadı. Bir kurumda yetenekleri tutmak için neler yapılabilir onlardan bahsetti. Burada en güzel yanı, Google it! dediğiniz anda sizi onlarca hiç görmediğiniz güncel makaleye eriştirmesi. Bu da bence çok değerli bir alan. 

5. Son olarak bir kadro hesaplaması yaptırdım. Matematiksel hızına diyecek yok! Bordrocular, İş ortakları ekiplerinde çalışanlar için bu alan belki de en dikkat çekici kısım. 

Kolay hesaplanan, bir algoritması olan ve herkese uygulanabilen konularda sorun olmadığını görmek bence çok sevindirici. Bazı projeler öncesi kendisi dijital kaynak/ proje üyesi gibi ekibe kazandırıp analiz fazında hız kazanmak da mümkün. Ancak anlaşılan o ki, her ikisi de henüz bir Samantha değil. 

Özellikle kültür dönüşümü, işveren markası, liderlik gibi konularda özgün içerik üretmekten ve yaratıcılıktan bir hayli uzakta. Bu nedenle onlara olan aşkımız da henüz Phoenix'inki kadar baş döndürücü olamaz. Çünkü, sevgi karşılıklı ve henüz istediğimizi alamadık.