Pandemiyle geçirdiğimiz son 2 yıldır hiç olmadığı kadar iç iletişimde üst düzey yöneticilerin çalışanlarla birebir iletişime hatta etkileşime geçtiği haberlerini alıyoruz. Temmuz 2020’de henüz pandeminin başında, McKinsey’nin Amerika’da yürüttüğü bir araştırmada CEO’lar çalışanlarının onlardan beklentilerini çok net anladıklarını dile getiriyorlardı.

• Şeffaf olmamızı ve gerçeği konuşmamızı
• Onların bizden beklentisinin büyük olduğunu ve liderlik etmemiz gerektiğini
• Siz biz demeden, hepimizin aynı tehdit altında olduğunu
• Her kurumun gerçekliğine uygun farklı mesajlar verilmesi gerektiğini anladıklarını paylaştıkları bu makale sonrası, geri adım atmadan aynı yolda ilerlemek için onları ikna etmek gerektiğine inanıyorum.

Kurulduğumuz günden bu yana farklı sektörlerden markaların üst seviye yöneticilerinin sosyal medya hesaplarına içerik üretiyoruz. Hikayecilik becerilerini dikkate alarak, son 2 yıldır çalışanlarıyla konuşan ve onlara hitap eden liderlerin eksilmesini istemediğimiz apaçık ortada.

Kim konuştu?

• Çalışanlar ve üst yönetimin pandemi gibi beklenmedik bir koşulda aynı meselelere odaklanmaları hiç şaşırtıcı değildi. Önemli olan üst yönetimin bu algısını devam ettirebilmekte. Çok sevdiğim bir iletişim danışmanı Beth Collier, üst düzey yönetici iletişimlerinde dikkat edilmesi gerekenin ayrıcalıklı olma konusunu rafa kaldırmak olduğunu dile getiriyor. Son dönemde dillerden düşmeyen hizmetkar liderlik ifadesi de aslında, aynı gemide olduğumuzu unutmayalım anlamına gelmiyor mu?
• Çalışanlarıyla konuşması gereken liderin en doğal halini yakalamak çok değerli. Birlikte çalıştığımız üst düzey yöneticilerle akıllarına çok gelmeyen, sıklıkla gitmedikleri mekanlarda buluşarak onlara çalışanlarının farklılıklarını anlatıyoruz. Üretim sektöründe alanında lider bir şirketin genç CEOsu “Ben de bunları söyleyebilirdim aslında…” dediğinde işlerin yoluna girdiğini anladık. O da konuşabiliyordu, ama konuşmuyordu.
• Sosyal medya ajansına dikkat çekelim: Markanın kurumsal imajı ile üst yönetimin imajının birbirinden çok farklı noktalarda ayrışması gerektiğine inanıyoruz. Örneğin geçtiğimiz hafta bir markanın “CEO’muzun kurumsal içeriklerimizi hoş bir sözle repost etmesi yeterli geliyordu, gelmez oldu.” demesi bize hikayeciliğin başarısını bir kez daha hatırlattı.
• Üst yönetim onlardan gerçek bilgileri saklayan, verileri yumuşatarak ileten orta kademe yöneticilerden şikayetçi. Bu gibi durumlarda da performans görüşmelerinin geri bildirim seansları, ortak akıl platformları devreye girmeleri. Liderlerin iç süreçlerde ne denli aktif olması gerektiğinin her fırsatta altını çiziyoruz.

Ünlü şair Jacques Prévert görme engelli bir dilenciyle yaptığı kısa sohbette, para toplayıp toplayamadığını sorduğunda dilenci ona para kazanamadığını söyler ve şairden para ister. Prévert çok zor şartlarda yaşadığını belirtip, “Benim sana verecek param yok ama elindeki kartonda yer alan mesajı yeniden yazabilirim.” der.

Görme engelliyim, lütfen yardım edin yazan pankarta “Önümüz bahar, ama ben yine göremeyeceğim…” yazar. Birkaç gün sonra dilenciye nasıl olduğunu sorduğunda aylardır bu kadar para toplayamadığını öğrenir.

Hikayecilik, gerçeği anlatırken bile doğru ifadelerle süslemeyi, farklı bir açıdan bakabilmeyi ve konuştuklarımızın en iyisini söylemeyi hedefler. Birkaç ay sonra önümüz bahar, söylenecek çok şey olacak…

-feryal-

Makale: The CEO moment: Leadership for a new era, Temmuz 2020 McKinsey

Beth Collier: https://www.beth-collier.com

Fotoğraf: Van Gogh Çiçek Açan Badem Ağacı tablosu